TL Likidite Fazlası Merkez Bankası'nın Müdahalelerine Rağmen Sürüyor

TL Likidite Fazlası Merkez Bankası'nın Müdahalelerine Rağmen Sürüyor

Merkez Bankası, piyasadaki aşırı TL likiditesini çekmek için farklı yöntemler denese de bu adımlar yeterli olmuyor. Ekonomist Uğur Gürses, bankanın likiditeyi gecelik vadede çekerek para piyasası fonlarını artırdığını belirtmekte. Bu yazıda, Merkez Bankası'nın likidite yönetim stratejileri ve Gürses'in değerlendirmeleri tüm detaylarıyla ele alınacak.


Merkez Bankası'nın Likidite Yönetim Stratejileri


Merkez Bankası, sıkı para politikası ve döviz rezervlerini artırma çabalarına rağmen TL likidite fazlasıyla başa çıkmakta zorlanıyor. Son Para Politikası Kurulu toplantısında, TL’yi teşvik etmek amacıyla swap ihalelerine başlanacağı duyuruldu. Likidite fazlası 318 milyar lirayı geçti ve TLREF faizi yüzde 47 seviyelerine indi. Ekonomist Uğur Gürses, likiditenin aylık depo veya likidite senetleriyle çekilmesinin en uygun yol olduğunu ifade ediyor.


Gecelik Vadede Para Çekmek


Ekonomist Uğur Gürses, Merkez Bankası’nın likidite fazlasını gecelik kotasyon ve kısa vadeli depo alım ihaleleri ile çektiğini belirtiyor. Şu ana kadar yapılanlar şunlar:


Gecelik Vadede Çekim: Merkez Bankası, gecelik kotasyonla para çekiyor ve yüzde 47’lik faizi kullanıyor. Kısa vadeli depo ihalelerinde ise yüzde 50’lik faiz uygulanıyor.


Para Piyasası Fonlarına Besleme: Gecelik vadeli çekimlerin seçim sonrası para piyasası fonlarını yüzde 110 artırdığı görülüyor. 403 milyar TL artarak 770 milyar TL’ye ulaştı.


Orta Vadeli Strateji Eksikliği: Gürses, Merkez Bankası'nın uzun vadeli depo açmaktan kaçınarak politika faizini etkin kullanmadığını, bunun da tasarruf sahiplerini TL'den uzaklaştırdığını vurguluyor.



Kalıcı Çözüm Önerileri


Ekonomist Gürses, kalıcı olarak likiditeyi çekmek ve para politikasını güçlendirmek için Merkez Bankası’nın aylık depo veya likidite senetleri çıkarmalı olduğunu belirtmekte. Ayrıca, politika faizinin etkinliğinin 1 aylık vadeli mevduatta tam olarak görülmediğini dile getiriyor.


Merkez'in Gecelik Yatırımı Özendirici Olmaması Gerekiyor


Gürses, Merkez Bankası’nın gecelik yatırımı teşvik etmemesi gerektiğini ve mevcut gecelik borç alma faizini yüzde 45’e indirmesi gerektiğini savunuyor. Likidite fazlasını çekmek için daha uzun vadeli depo alım ihaleleri ve likidite senetleri çıkarılmasının önemini belirtiyor.


Gecelik Borç Alma Faizinin Düşürülmesi: Mevcut gecelik borç alma faizini düşürerek, daha uzun vadeli yatırımlar teşvik edilmeli.


Tahvil ve Bono İhracı: Hazine’nin daha fazla nakit tutarak likidite sorununa yardımcı olması ve 3-6 aylık bono ihraç ederek Merkez Bankası’nın zararını tahvil vererek karşılaması öneriliyor.



Döviz Alış-Satış Marjlarındaki Yükseklik


Ekonomist Gürses, TL varlıklara geçişte bankaların yüksek döviz alış-satış marjlarının önemli bir engel oluşturduğunu belirtiyor. Yüzde 3-4’lük marj, yatırımcıların TL’ye geçişini zorlaştırıyor.


Döviz Bozdurmanın Maliyeti: Yüzde 3-4 marj, yatırımcıların TL’ye geçişte caydırıcı olabiliyor. TL’ye geçip aylık yüzde 3-4 getiri elde eden bir yatırımcı, vade sonunda dövize geri geçişte yüksek maliyetle karşı karşıya.


Yurtdışı Transfer Zorlukları: Bankalara dayatılan katı önlemlerin ve "masa altı" uygulamaların durdurulması gerektiği belirtiliyor.



Ekonomist Uğur Gürses, bu konudaki görüşlerini çeşitli platformlarda paylaşmaya devam ediyor.


Likidite Sorunları Hakkında En Merak Edilen Sorular


Merkez Bankası, TL likiditesini çekmek için hangi yöntemleri kullanıyor?


Merkez Bankası, piyasadaki TL likiditesini çekmek için gecelik kotasyon, kısa vadeli depo alım ihaleleri ve swap ihaleleri gibi çeşitli yöntemler kullanmaktadır. Gecelik kotasyonla para çekerek yüzde 47’lik faiz oranı kullanıyor. Ayrıca, kısa vadeli depo ihalelerinde yüzde 50’lik faiz uygulanmakta. Swap ihaleleri ile de döviz rezervlerini artırmayı ve TL'yi teşvik etmeyi hedeflemektedir. Ancak, tüm bu önlemler yetersiz kalmış ve likidite fazlası sorunu devam etmektedir. Ekonomist Uğur Gürses, aylık depo veya likidite senetleri gibi daha uzun vadeli çözümler öneriyor.


TL likidite fazlası ekonomiye nasıl etki ediyor?


TL likidite fazlası, ekonomide enflasyon riskini artırabilir ve TL’nin değer kaybetmesine yol açabilir. Yüksek likidite oranları, tasarruf sahiplerinin TL yerine dövize veya diğer yatırım araçlarına yönelmesine neden olur. Bu durumda, döviz talebi artar ve TL’nin değeri düşer. Likidite fazlası ayrıca bankaların kredi verme iştahını düşürerek ekonomik aktiviteleri olumsuz etkileyebilir. Uğur Gürses, bu durumun kontrol altına alınabilmesi için Merkez Bankası’nın uzun vadeli depo ihaleleri ve likidite senetleri gibi kalıcı adımlar atması gerektiğini vurguluyor.