ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Önümüzdeki dönemde de savunma sanayisi başta olmak üzere caydırıcı kapasitemizi artırmaya devam edeceğiz. Çelik Kubbe, odağımızdaki bir proje olacak." dedi.
Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıkladı.
Sunumunun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yılmaz, enflasyonun düştüğü, öngörülebilirliğin arttığı bir ortamın büyüme için elverişli olduğunu belirterek, bunun yatırım ortamının iyileştiği ve ekonomik güvenin pekiştiği anlamına geldiğini söyledi.
Yılmaz, enflasyonla büyüme arasında bir çelişki bulunmadığı ifade ederek, "Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik tarihine baktığınızda, düşük enflasyon olan dönemlerde daha sürdürülebilir ve yüksek büyümelerin sağlandığını görüyoruz. Dolayısıyla enflasyonu düşürdükçe büyüme potansiyelimizin yukarı taşınacağını rahatlıkla ifade edebilirim. Büyüme performansında 2025'in ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 gibi yüksek bir oran gözüküyor ama burada baz, mevsim ve takvim etkileri var. Yıl geneline bakıldığında yüzde 3,3'lük büyüme ve enflasyon hedeflerimizde oldukça tutarlı bir büyüme performansı ortaya koyduk. Daha önce yüzde 4 demiştik ama bu dönemde küresel büyüme geçen yıl yapılan uluslararası tahminlerin altında. Bölgemizde ilave jeopolitik birçok gelişmeyi gördük, tarım sektöründe özellikle don ve kuraklığı da yaşadık, bütün bu etkilerle büyümemiz yüzde 3,3 ama bu hiç küçümsenecek bir rakam değil. Dünyadaki vaziyete, bölgemizdeki gelişmelere baktığınızda enflasyonla mücadele edilen bir ortamda oldukça tatmin edici düzeyde büyümemizi sürdürdüğümüzü ve işsizliğimizi tek haneli rakamlarda tutmaya devam ettiğimizi söyleyebilirim." diye konuştu.
- Kur hesabı yöntemi
Yılmaz, dalgalı kur rejimi uygulandığını anımsatarak, kurun seviyesini piyasadaki arz-talep koşullarının belirlediğini dile getirdi.
Spekülatif hadiseler, manipülasyonlar ve aşırı hareketler olduğunda ilgili kurumların piyasadaki istikrarı sağlamaya dönük müdahalelerde bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bunun ötesinde kur tamamen piyasadaki arz-talep koşulları çerçevesinde gelişmeye devam ediyor. Orta vadede tersine mühendislikle arkadaşlarımız bir kur hesabı yapıyorlar. Halbuki biz Orta Vadeli Program'da bir tahmin kullanmıyoruz, bir hesap yöntemi kullanıyoruz. Hesabi bir şey bizim kur olarak kullandığımız rakam. Bu hesaplamalarda kısa vadeli olarak 2025 sonuna ilişkin döviz kuru tahminlerinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını referans alıyoruz. Yani bu yılın sonuna kadar koyduğumuz kur, bu piyasa katılımcıları anketinin beklentisi. Ondan sonraki yıllar için program dönemi varsayımları ise dolar kurunda herhangi bir reel değerlenme veya reel değer kaybı olmayacağını varsayan, yıllık ortalamada sıfır reel değerlenme kuralına göre hesaplıyoruz bu kuru. Bu doğrultuda, dolar kurunda ABD enflasyon tahminiyle programda öngördüğümüz enflasyon tahmini arasındaki fark kadar artış öngörüyoruz. Bu bir kural. Bu böyle olacak anlamına gelmiyor ama bir hesap yapmak durumundasınız, bu çerçevede yapıyoruz. Bunun ötesinde söylenenlerin spekülatif olduğunu ifade etmek isterim."
- "Deprem harcamaları devam edecek"
Yılmaz, deprem harcamalarının azalmasıyla bir mali alan açılıp açılmayacağına ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
"Tabii ki bir mali alan oluşacak. Yalnız bir taraftan da 2026'da 2027'de deprem harcamaları devam edecek. Hak sahiplerine konutlarını teslim etmekle deprem harcamaları bitmiyor. Daha büyük bir yıkım oldu hak sahipliğinin ötesinde. İlave birtakım inşaatlar, altyapılar var. Dolayısıyla deprem harcamalarımız belli bir düzeyde devam edecek ama buradan açılan alanı temel bazı öncelikli alanlarda kullanacağız. Bunlardan biri sosyal konut ve kentsel dönüşüm olacak. Sosyal konutla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın ciddi bir hazırlığı var. Deprem harcamalarındaki azalmaya paralel bir şekilde sosyal konut alanındaki harcamalarımız artacak. Bu alandaki kazanımlarımız reel sektörü ve sosyal refahı destekleyecek şekilde değerlendirilecek."
- "Çelik Kubbe odağımızda olacak"
Tüm dünyada savunma harcamalarının artış trendinde olduğuna işaret eden Yılmaz, NATO'da bu harcamaların 2035'e kadar yüzde 5'e çıkarılması hedefi bulunduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin savunma sanayisinde bir devrim yaşadığını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Yerlilik ve millilik oranımız yüzde 20'lerden yüzde 80'lerin üstüne çıktı. Önümüzdeki dönemde de savunma sanayisi başta olmak üzere caydırıcı kapasitemizi artırmaya devam edeceğiz. Çelik Kubbe, odağımızdaki bir proje olacak. Özellikle bu hava savunma sistemleri, caydırıcı sistemler, dronlar gibi birtakım mekanizmalar, öncelikli alanlarımız arasında yer alacak ve Türkiye bu alanlarda büyük mesafe kaydetmeye devam edecek. Savunma sanayisinin üç temel faydası var. Birincisi güvenlik, ikincisi bağımsızlık, üçüncüsü ekonomik ve sosyal refah. Savunma sanayisi olmayan bir ülkenin bağımsız dış politikası olamaz. Savunma sanayisi aynı zamanda büyük bir ihracat kalemi haline gelmiş durumda. İnşallah yakın bir gelecekte 2 haneli ihracatlar göreceğiz, 10 milyar dolara yaklaşıyoruz, bunu da aştığımızı göreceğiz. Savunma sanayimiz nitelikli istihdam ve katma değeri yüksek ihracat oluşturuyor. Sivil endüstrilere de bu sanayinin sirayet etmesiyle ekonomimizin katma değerini çok daha yükseğe taşıyacağımıza inanıyoruz."
- Büyüme potansiyeli artırılacak
Yılmaz, temel meselenin toplam faktör verimliliğini artırmak olduğunu belirterek, bu yılki büyümede bunu gördüklerini anlattı.
Büyümenin yarıdan fazlasının toplam faktör verimliliği artışından geldiğine dikkati çeken Yılmaz, ileride de bunu daha rekabetçi ortamla, iyi işleyen kurumsal yapılarla, daha az bürokrasiyle, daha fazla dijitalleşmeyle, beşeri sermaye ve mesleki eğitime yatırımlarla artırmaya devam edeceklerini bildirdi.
Yılmaz, bu anlamda 5 alanı önceliklendirdiklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Beşeri sermaye, gıda, sosyal konut, enerji ve lojistik alanlarında yapacağımız çalışmalar hem enflasyonla mücadelemize katkı sunacak hem de büyüme perspektifimizi çok daha verimli, rekabetçi bir zeminde sürdürmemizi sağlayacak. AR-GE'ye, yeniliğe, girişimciliğe daha fazla yatırım yapmaya devam edeceğiz ve büyüme potansiyelimiz de yükselmiş olacak. Şu anki büyüme seviyemiz potansiyel büyümemizin zaten bir miktar altında. Yapacağımız reformlarla hem büyümemiz hem de potansiyel büyümemiz artacak. İşsizlikte uzun süredir tek haneli rakamlardayız. OVP'lerde öngördüğümüzden daha iyi rakamlarımızdan biri işsizlik. Biz bu yıl için yüzde 9'un üzerinde diye tahmin etmiştik ama şu anda yüzde 8,5'ler civarında bekliyoruz. Dönem sonunda da 2005'te bugünkü işsizlik serimizin oluşmaya başladığı yıldan itibaren ilk defa yüzde 8'in altını görmüş olacağız."
- Atıl iş gücü aşağı çekilecek
İlk defa OVP'de atıl iş gücüne ilişkin politikaları da geniş şekilde ele aldıklarını aktaran Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu:
"EUROSTAT biraz daha düşük hesaplıyor bizim atıl istihdamı, TÜİK biraz daha yüksek hesaplıyor ama önemli değil. Potansiyel iş gücümüzü daha fazla harekete geçirebilmek için mutlaka etkin politikalara ihtiyaç var. Bakım ve kreş hizmetlerinin geliştirilmesi, kadınların iş gücü piyasasına girişinin kolaylaştırılmasına yönelik tedbirlerimiz atıl iş gücümüzün azalmasında en etkili unsurlardan biri olacak. Doğu ve Güneydoğu gibi bölgelerimizde ise mesleki eğitimin ön plana çıktığını görüyoruz. Atıl iş gücünü aşağıya çekebilmek için mesleki eğitime önem vermeyi planlıyoruz. Bütün bu tedbirlerimizle hem işsizlik oranını hem de atıl iş gücünü aşağıya çekmeyi hedefliyoruz."
(Sürecek)